16 Aralık 2016 Cuma

KATMANLI İMALAT TEKNOLOJİLERİ HAKKINDA TEMEL BİLGİLER

KATMANLI İMALAT TEKNOLOJİLERİ

Katmanlı imalat teknolojileri (Aynı zamanda 3 boyutlu baskı olarak da bilinmektedir), farklı yöntemler ile üç boyutlu bir nesnenin üretimi manasına gelmektedir. Katmanlı imalatta bilgisayar ortamında hazırlanan tasarım katmanlara bölünür ve bu katmanlar üst üste getirilerek nesne üretilir. Katmanlı imalat makineleri bu sebeple endüstriyel robotlar olarak ele alınmaktadır.



Katmanlı imalat teknolojilerinin kullanılmaya başlanması bazı çevrelerde yeni bir endüstri devrimi olarak nitelendirilmektedir. Bunun sebebi internet teknolojileri ile herhangi bir tasarımın dünyanın herhangi bir yerine gönderilerek orada yine uzaktan erişim ile imal edilmesinin mümkün olabilmesidir.

Günümüzde katmanlı imalat teknolojilerinde pek çok farklı yöntem bulunmaktadır. Bunlar; ekstrüzyon, sinterleme, doğrudan enerji depozisyonu vb’dir.

1- TARİHÇE

İlk katmanlı imalat makineleri ve malzemeleri 1980’lerde geliştirilmiştir. 1981 yılında Nagoya Endüstriyel Araştırma Enstitüsü’nden Hideo Kodama iki farklı katmanlı imalat yöntemi geliştirdi. 1984 yılında ise Alain Le Méhauté, Olivier de Witte ve Jean Claude André stereolithografi yöntemi için patent aldılar. Bu patent ile ilgili ticari girişimlerinde ise ürün pazarlanabilir bulunmadığından Alcatel gibi pek çok kurum tarafından reddedildiler. Yine 1984 yılında 3D Systems firmasından Chuck Hull; ultraviyole lazer ışınları ile fotopolimerleri şekillendiren bir stereolithografi yöntemi geliştirdi.

Metal ile katmanlı imalat teknolojileri 1980’lerde ve 90’larda her biri kendi adıyla ortaya çıktılar (selektif lazer sinterleme, doğrudan lazer sinterleme, selektif lazer eritme gibi). Normalde sanayide genel kabul gören CNC gibi talaş kaldırma yöntemiydi, fakat bu yeni yöntemle kütleden parçalar ayırarak değil doğrudan parçaları bir araya getirerek imalat yapmak mümkündü. Böylece daha önce üretilemeyen geometrilerde de imalat yapma imkanı doğmuştur.


2000’lere gelindiğinde pek çok farklı materyal ve yöntem ile katmanlı imalat teknolojileri gelişmeye devam etmekteydi. 2010’lara gelindiğinde ise teknolojinin endüstriyel kullanım alanı oldukça genişlemişti. Bu dönemde katmanlı imalat teknolojileri hızlı prototipleme, kalıp imalatı, özellikli ve az miktardaki ürünlerin üretiminde yaygın olarak kullanılmaktaydı.

Teknoloji olgunlaştıkça akademik çevrelerde katmanlı imalat teknolojilerinin sürdürülebilir gelişme için de önemli bir araç olduğu da tartışılmaya başlandı.

2-GENEL PRENSİPLER

A- Modelleme

Katmanlı imalat teknolojilerinde kullanılacak modeller bilgisayar destekli tasarım programları (CAD), 3 boyutlu tarayıcılar veya 3 boyutlu kameralar ile fotogrametri yazılımları kullanılarak elde edilebilir.


3 boyutlu veriyi manuel olarak bilgisayarda oluşturmak, heykel sanatına benzemektedir. 3 boyutlu taramada ise şekil üzerinden dijital veri toplanarak nesnenin gerçek görüntüsünün dijital ortama aktarılması işlemi gerçekleştirilmektedir.

B- İmalat

İmalat işleminden önce STL dosyasındaki 3 boyutlu model üzerinde hata olup olmadığı konusunda incelenmelidir. Bunun sebebi pek çok CAD yazılımının STL dosyası üretirken hataya sebep olabilmesidir. Bu hatalar; delikler, gereksiz çıkıntılar, hatalı kesişme ve birleşmeler vb’dir. Bu aşamaya tamir aşaması denilmektedir. Genellikle 3 boyutlu tarama ile elde edilen STL dosyalarında daha fazla hata bulunmaktadır. Çünkü 3 boyutlu tarama süreci her bir noktayı tespit ederek modeli oluşturmakta ve bu süreç içerisinde hatalar meydana gelebilmektedir.

Tamir aşamasının ardından STL dosyası “slicer” (dilimleyici) adı verilen bir yazılım ile katmanlara bölünmelidir. Yine aynı program aracılığı ile G-code oluşturulur ve imalatın hangi 3 boyutlu yazıcı ile yapılacağı spesifik olarak tanımlanmış olur.

Yazıcı çözünürlüğü katman kalınlığını, X-Y çözünürlüğü ise her bir noktanın ka mikrometre (µm) olduğunu ifade etmektedir. Genel olarak katman kalınlığı 100 mikrometre olmakla beraber bazı makinelerde bu 16 mikrometreye kadar düşebilmektedir. X-Y çözünürlüğü ise genel olarak 50-100 mikrometre aralığındadır.

İmalatı yapılacak nesnenin üretilmesi normal şartlarda; büyüklük, detay, karmaşıklık gibi değişkenlere göre birka. Saatten günlere kadar uzanabilir. Katmanlı imalat sistemleri ise bu süreyi oldukça kısaltabilmektedir. Bu noktada önemli olan kullanılan makinenin imalat kapasitesidir.

Enjeksiyon kalıp tekniği gibi geleneksel yöntemler yüksek sayıdaki polimer ürünü üretebilmek için daha ucuz bir yöntem olabilir. Fakat katmanlı imalat yöntemleri ile az sayıdaki ürünü daha esnek ve daha düşük maliyetle imal etmek mümkündür. 3 boyutlu yazıcılar, tasarımcılara ve konsept geliştirme takımlarına masa üstü 3 boyutlu yazıcılar ile konsept modelleri ve ürünleri kolaylıkla üretebilme imkanı sağlamaktadır.

C- Son İşlem

Bazı durumlarda üretilen malzemenin çözünürlüğü arzu edilenden düşük olabilir. Bu gibi durumlarda son çıktı üzerinde bazı fiziksel veya kimyasal işlemler gerçekleştirilerek arzu edilen çözünürlüğe ulaşılabilir. Örneğin yaygın olarak kullanılan ABS malzemesi ile alınan son çıktılarda aseton veya benzeri solventlerin buharlaştırılması ile arzu edilen çözünürlükte sonuçlar elde edilebilmektedir.


3-YÖNTEMLER

Günümüzde pek çok katmanlı imalat yöntemi kullanılabilir durumdadır. Yöntemler arasındaki farklılıklar kullanılan materyalden ve katmanları işleme yöntemlerinden kaynaklanmaktadır. Örneğin selektif lazer eritme, doğrudan metal lazer sinterleme, selektif lazer sinterleme gibi yöntemlerde metal eritilmekte veya yumuşatılmakta; böylece katmanlar oluşturulmaktadır. Diğer taraftan lamine nesne imalatında ince katmanlar kesilerek şekillendirilip birleştirilmektedir. Her yöntemin kendine göre avantajları ve zorlukları vardır. Bu sebeple genelde katmanlı imalat teknolojisi ile imalat yapan bir makine seçerken; cihaz maliyeti, cihaz sürati, ham madde maliyetleri, çözünürlük, fiziksel imalat hacmi gibi değişkenler dikkate alınmaktadır.

Metal işleyen makineler genellikle pahalıdır. Dolayısı ile bu tip makineler ile kalıbı üretip sonra seri imalata geçmek daha mantıklıdır.

A- Eriyik Yığma Modelleme (Fused Deposition Modeling - FDM)

DM tekniğinde şerit halindeki plastik hammadde ekstrüzyon kafasına iletilir. Burada malzeme ısıtılarak eriyik hale getirilir. Ekstrüzyon kafası 2 eksende bilgisayar destekli üretim (CAM) yazılımı ile hareket edebilen bir yapıdadır ve eriyik malzemeyi damlalar halinde boş bir tepsiye püskürterek parçayı oluşturacak ilk katmanı oluşturur. Her katmanda tepsi bir adım aşağıya iner ve böylece parça katmanlar halinde inşa edelir. Püskürtülen malzeme anında katılaşır ve tüm katmanların inşası tamamlandığında parça tepsiden sökülür. İnşa sırasında destek görevi gören bir yapı oluşur ve üretim tamamlandıktan sonra bu yapı parçadan sökülür.

İnşa malzemesi olarak ABS ve polikarbonat kullanılır. Destek malzemesi mekanik yöntemlerle parçadan sökülmekle birlikte son yıllarda geliştirilen yeni malzemeler suda çözünebilir niteliktedirler.

FDM teknolojisini 1980'li yılların sonunda S. Scott Crump geliştirilmiş, ilk ticari cihazı 1991 yılında piyasaya sürülmüştür.

B- Granül Malzemeyi Birleştirme

Bir diğer katmanlı imalat yöntemi de granül malzemenin toz yatağında bütnleştirilmesi yöntemidir. Bu yöntemde yatağa serilmiş olan toz malzeme üzerinde lazer birleştirme işlemi yapar. Her katman oluşturulduktan sonra yatak bir katman aşağıya iner, tekrar bir toz serilir ve lazer işleme devam eder. Bu süreç, nesne imal edilene kadar devam eder. Bu yöntemde destek malzemesi olarak mevcut işlenmemiş granüller kullanıldığından harici bir destek gerekmemektedir. Lazerin bu yöntemdeki görevi katı ve granül haldeki ham maddeyi eritmektir.

Selektif lazer sinterleme (SLS) yöntemi 1980’lerin ortalarında Teksas Üniversitesi’nden Carl Deckard ve Joseph Beaman tarafından icat edilmiş ve patenti alınmıştır.

Selektif lazer eritme (SLM) yönteminde granüller sinterlenerek eritilmek yerine granüller yüksek enerji ile tamamen eritilerek katmanlar halinde üst üste yığılarak katı somut cisim elde edilmektedir. Bu yöntemle elde edilen ürünün yoğunluğu neredeyse %100’dür. Ürünün mekanik özellikleri klasik yöntemle üretilen ürünlere benzemektedir.

C- Elektron Işınlı Ergitme (EBM)

Elektron ışınlı ergitme (EBM) (ing:electron beam melting) yöntemi toz halindeki metalleri ısıtarak ergitme ve birleştirme prensibine dayanır. Bu yönüyle ısıtarak toz bağlama (SLS) metodu ile benzerlik gösterir. 1000C sıcaklıkta, vakumda bulunan hareketli tabla üzerine yaklaşık 0,1mm kalınlığında tabaka oluşturacak şekilde serilen metal tozları, bilgisayar kontrollü elektron bombardımanına tutulur. 2800C elektron kaynağından gelen elektronlar hızlandırıldıktan sonra yarım ışık hızı büyüklükte bir hız ile toza çarpar. Bu hız elektronların kinetik enerjisi metali ergitmek için yeterlidir. Ergitme bittikten sonra Tabla dikey düzlemde aşağı kaydırılır, eritilecek yeni tabaka toz serilir ve proses tüm parçanın üretimin sonuna kadar tekrarlanır.

İletken maddelerde lazer kullanan SLS'ye göre daha verimli olan EBM,[4] gözeneksiz, yoğun parçaların üretilmesi için idealdir. Ergitme işlemi vakumda gerçekleştiği için nitrat ve oksitlerden arınmış malzeme elde etmek mümkündür. Hassiyet beklenen karmaşık metal parçaların üretimine imkân sağladığı için sağlık sektöründe titanyum alaşımı implantların[6] ve havacılık sektöründeki parçaların üretime imkân sağlar.

2001 yılında İsveçli Arcam AB tarafından ticarileştirilen teknik, firma tarafından 1995 yılından beridir Chalmers Teknik Üniversitesi ile ortaklaşa geliştirilmektedir.

D- Laminasyon

Bazı 3 boyutlu yazıcılarda, üretim maliyetlerini düşürmek için kağıt kullanılabilmektedir. 1990’lı yıllardan itibaren bazı firmalar karbon dioksit lazer kullanarak özel olarak kaplanmış kağıtları şekillendirip lamine edebilen yazıcıları piyasaya sürdüler.


2005 yılında bir firma, bilinen fotokopi kağıtları ile çalışabilen yeni bir makine geliştirdiler. Bu sistemde tungsten karbit bir bıçak keserek şekillendirme işlemini yapmakta ve uygulanan basınç ile malzeme bütünleşik hale getirilmekteydi.

Ayrıca bazı farklı makinelerde de kağıt kalınlığındaki metal ve plastik materyaller işlenebilmektedir.

E-Fotopolimerizasyon

Bu yöntemde bir miktar likit polimer güvenli koşullarda güçlü bir ışının etkisine maruz bırakılır. Işına maruz kalan polimer sertleşir. Bu işlem baskı tablasının her bir katmanın oluşturulması için ürün tamamlanana kadar defalarca hareket etmesi ile tekrarlanır. Sıvı polimer tahliye edildikten sonra geriye ürünün katı somut hali kalır. Bu yöntemle oldukça küçük ve yüksek çözünürlüklü ürünler üretmek mümkündür.

F-Toz Beslemeli Doğrudan Enerji Depozisyonu

Bu yöntemde yüksek güçlü lazer metal tozunu eriterek katmanlar halinde son ürünü üretir. Bu tip üretim genellikle X-Y ekseni üzerinde gerçekleşmekle beraber günümüzde 5 eksenli cihazlar da yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu teknolojide genellikle sistem içerisinde soğutma yapması için dönen bir gaz da bulunur. Yöntem olarak selektif lazer sinterlemeye benzemekle beraber farkı metal tozunun tüm tablaya değil sadece katmanı oluşturacak noktaya uygulanmasıdır. Bu teknoloji titanyum, paslanmaz çelik, alüminyum vb pek çok farklı metal tozu ile imalat yapabilme imkanı sunmaktadır. Toz beslemeli doğrudan enerji depozisyonunun sağladığı bir diğer fayda ise birden fazla sayıda farklı metal tozunu katmanlar halinde bütünleşik olarak imal etmeye olanak sağlamasıdır. Ayrıca sadece imalat için değil, mevcut metal ürünlerin üzerine ekleme yapmak veya kırılan-aşınan metal yüzeyleri tamir etmek için de kullanılmaktadır.

G-Metal Kablo Besleme Yöntemi

Lazer metal yönlendirme gibi (LMD) kablo beslemeli sistemler; metal kabloyu nozula doğru besler ve bu noktada lazer ile kesişerek eritir. Bu esnada sistemde dolaşan soğuk gaz ile erimiş materyal anlık olarak dondurulur.

H-Zincirleme Likit Arayüz Üretimi

Bu yöntem ile fotopolimerizasyon yöntemini kullanarak pürüzsüz dış yüzeye sahip katı cisimler üretilmektedir. Süreç bir havuz sıvı fotopolimer resin doldurulması ile başlar. Havuzun dip kısmı ultraviyole ışınları geçirebilmesi için şeffaftır. Kullanılan ışın sayesinde resin katılaştırılır. Havuzun dip kısmında katılaşan resinin tablaya yapılmasına mani olmak için bir hava boşluğu bulunmaktadır. Yüzeyler katılaştıktan sonra sistemdeki sıvı resin tahliye edilir ve katı cisim hava boşluğunun üzerinden alınarak kullanıma hazır hale gelir. Uzmanlara göre bu yöntem ile yaygın 3 boyutlu yazıcılara göre neredeyse 100 kat daha hızlı imalat yapmak mümkündür.

YAZICILAR

Yüksek Hacimli 3D Yazıcılar

Bu tip makineler sanayide, eğitimde ve gösterim amaçlı olarak kullanılmak üzere tasarlanmışlardır. Tasarlanırken büyük ölçekli ürünlerin kısa sürede imal edilebilmesi üzerinde durulmuştur. Öyle ki bu tip yazıcılar normal 3D yazıcılara göre 200 ile 500 kat arasında daha süratlidirler. Diğer taraftan dünyanın en büyük uçak üreticilerinden Lockheed Martin de bu teknolojiyi kendi fabrikalarında aktif olarak kullanmaktadır.

Mikro ve Nano Yazıcılar

Mikroelektronik cihaz imalat yöntemleri 3 boyutlu yazıcılar ile nano ölçekli nesnelerin bastırılması ile yapılabilmektedir. Bu tip nesneler baskıdan sonra oldukça kırılgan bir yapıya sahip olduklarından özellikle katı bir yapı üzerinde (örneğin silikon devre levhası gibi) inşa edilir.

Bir diğer yöntemde 3 boyutlu nano yapılar fiziksel olarak hareket eden dinamik stensil maskeleri üzerine işlenebilmektedir. Bu yöntemle oldukça yüksek çözünürlüklü nano malzemeler ile imalat yapabilmek mümkün olabilmektedir.

Başka bir yöntemde oldukça küçük ölçekli imalatlar için ayarlanabilir aynalar ile lazer kullanarak fotopolimerizasyon yöntemine benzer bir şekilde yüksek çözünürlüklü imalat yapılabilmektedir.
İmalat Uygulamaları
3 boyutlu baskı makineleri ile ölçek ekonomisi kullanılarak binlerce üretilmesi halinde karlı olabilecek ürünler yerine az sayıda üretilerek karlı olabilecek ürünler üretilebilir. Nasıl ki 1750 yılında buharlı makinelerin gelecekteki etkileri öngörülememişse bugün de katmanlı imalat teknolojileri için aynısını söylemek mümkündür. Fakat bu teknoloji artık hayatımıza girmiştir ve görünüşe göre her alanda karşımıza çıkmaya devam edecektir.

SANAYİDE KULLANIM

Ekim 2012 itibari ile piyasada 2000 ile 500.000 ABD doları fiyat aralığında katmanlı imalat makineleri bulunmaktaydı. Bu cihazlar; havacılık, mimari, otomotiv, savunma, tıp ve daha pek çok sanayide kullanılmaktadır. Örneğin General Electric bu teknoloji ile nitelikli uçak tirbünleri üretmektedir.

Yüksek öğretim kurumları da aynı şekilde bu teknolojinin müşterisi durumundadır. Bu durum uzmanlar tarafından olumlu bir işaret olarak yorumlanmaktadır. Diğer taraftan liselerin de bu cihazları eğitim müfredatlarına katmaları gelecek açısından teknolojinin yaygınlaşacağı varsayımını beraberinde getirmektedir. Bazı ülkelerde kütüphaneler de 3 boyutlu yazıcılar satın alarak hem halkın erişimine sundular hem de yaygınlaşmasına aracılık ettiler.

Bulut Destekli Katmanlı İmalat
Katmanlı imalat aynı zamanda bulut teknolojisi ile de entegre olarak merkezilikten uzak ve coğrafi olarak bağımsız, dağıtılmış imalat yapılmasına olanak sağlamaktadır. Bulut destekli katmanlı imalat imkanları gün geçtikçe gelişmektedir. Halihazırda sanal dünyada pek çok faal ortamda tasarımlar insanlar tarafından dağıtıma sunulmaktadır.

Bazı firmalar hem ticari hem de evsel kullanıcılar için hizmet vermektedir. Böylece müşteriler isterlerse tasarımı satın alarak üretimi kendileri yapabilmekte, isterlerse siparişi verip firmaya ürettirip kargo yolu ile teslim alabilmektedirler.

Kitle Özelleştirme
Firmalar, bu teknoloji sayesinde müşterilerinin oldukça basit web tabanlı özelleştirme yazılımıları kullanarak diledikleri gibi değiştirebildikleri tasarımları üretebilmelerine olanak sağlamaktadır. Örneğin bu şekilde insanlar kendilerine özel cep telefonu kılıfları, takılar vb tasarlayabilmektedirler.

Hızlı Üretim
Katmanlı imalat teknolojileri ile az sayıda üretilmesi gereken ürünler oldukça seri bir şekilde üretilebilmektedir. 2009 yılında uzmanlar tarafından yayınlanan raporda katmanlı imalat teknolojilerinin hızlı üretimin gelinen en son aşaması olduğu ifade edilmektedir. Katmanlı imalat teknolojilerinin hayatımıza yeni girdiği dikkate alındığında bu teknoloji ile yapılabileceklerin tamamının keşfedildiğini söylemek için henüz erkendir.

Hızlı Prototipleme
Endüstriyel 3 boyutlu yazıcılar 1980’lerin başından beri hayatımızda olup hızlı prototipleme alanında da yaygın olarak kullanılmaktadırlar. Bu tip makineler genellikle geniş hacimlidirler ve hızlı prototiplemede pek çok farklı nitelikte hammadde kullanılabilmektedir.

Araştırma Geliştirme
3 boyutlu baskı teknolojileri araştırma laboratuarlarında pek çok farklı geometride imalat yapabilme imkanına sahip olduğu için kullanılabilmektedir. 2012 yılında Glasgow Üniversitesi’nde yapılan çalışmalarda bu teknolojinin farklı kimyasal bileşenleri üretmekte bile rahatlıkla kullanılabileceği ortaya konulmuştur. Bu teknoloji ile farklı malzeme geliştirme araştırmaları da yaygın olarak yapılmaktadır.

Gıda
Katmanlı imalat ile gıda üretiminde cihaz yardımı ile gıda katmanlar halinde yığma yapılarak 3 boyutlu nesneler üretilmesi esasına dayanır. Şimdiye kadar çikolata, şekerleme, pizza, makarna vb pek çok farklı türde gıda bu teknoloji ile başarılı bir şekilde üretilmiştir. NASA, katmanlı imalat teknolojilerini kullanarak uzayda gıda üretebilmek üzere araştırmalar yürütmektedir. Bu teknoloji ile üretilecek gıda ile ilgili en önemli husus, hammadde olarak kullanılan gıdanın dayanıklılık ve 3 boyutlu baskı ile üretilebilirlik özellikleridir.

Tıp Alanında Uygulamalar
Günümüzde tıp alanında tomografik görüntülerin işlenerek 3 boyutlu olarak imal edilmesinde aktif olarak kullanılan katmanlı imalat teknolojisi ile ilgili olarak diğer taraftan kimyasal sıvıları karıştırarak arzu edilen ölçüde ilaçların üretilmesi ile ilgili Ar-Ge çalışmaları da devam etmektedir. Bunlara ek olarak bioprinting üzerine yapılan araştırmalar ile canlı hücre ve doku baskısı yapılması ile ilgili çalışmalar da devam etmektedir.

Kıyafet
3 boyutlu baskı teknolojisi moda tasarımcılarının da katkısı ile günümüzde kıyafet endüstrisine de girmiştir. Tasarımcılar 3 boyutlu yazıcılar ile ayakkabıdan gömleğe kadar pek çok kıyafeti üretmeyi başarmışlardır. Bugün Nikve ve New Balance gibi iyi bilinen markalar 3 boyutlu yazıcıları hem hızlı prototiplemede hem de kişiye özel ürün imalatında kullanmaktadırlar. Benzer şekilde gözlük üreticileri de kişiye özel gözlük çerçevesi üretiminde bu teknolojinin olanaklarından faydalanmaktadırlar.

Otomobil
Audi RSQ endüstriyel hızlı prototipleme yapan KUKA robotları ile imal edilmiştir. İsveçli ürtici Koenigsegg ise 2014 yılında bileşenlerinin büyük bölümü 3 boyutlu yazıcılar ile üretilen aracını duyurdu.  Urbee ise gövdesi ve camları tamamen 3 boyutlu yazıcı teknolojisi ile üretilimiş aracını 2010 yılında duyurmuştur.


Diğer taraftan havacılıkta Airbus firması 2015 yılında 1000’den fazla bileşeni 3 boyutlu yazıcılar ile üretilen A350 XVB modelini duyurdu. Buna ek olarak dünyanın pek çok hava kuvvetleri 3 boyutlu yazıcıları yedek parça imalatı için de kullanmaktadır.

İnşaat
Yakın zamana kadar bina modelleri elde üretilmekte ve bu da oldukça fazla zaman almaktaydı. Ayrıca mimarlar çoğunlukla müşterilerine sunumlarını kağıt üzerindeki çizimleri üzerinden yapmaktaydı. Pek çok mimara göre müşteriler doğru bir karar verebilmek için, talep ettikleri binayı olabildiğince fazla farklı açıdan görebilmelidirler. Bu sebeple mimarlık ofisleri de süratle ve istenilen ölçekte mimari modeli üretebilecekleri 3 boyutlu yazıcı teknolojisine yönelmişlerdir. Bu teknoloji sayesinde model üretim süresi %50 ile %80 arasında kısalmakta; ayrıca üretilen modelin ağırlığı da %60’a varan oranda azalmaktadır.


Diğer taraftan Çin, 2015 yılında 3 boyutlu yazıcı ile üretilen ilk çalışma ofisini imal ettiğini duyurdu. Ek olarak Dubai’de de benzer bir çalışma yapılmaktadır.

Doğruluk, sürat ve kullanılan hammaddelerin kalitesinde yaşanan artışla beraber 3 boyutlu baskı teknolojisi hızlı prototiplemeden bir imalat stratejisine doğru evrim geçirdi. Örneğin Güney Kaliforniya Üniversitesi’nde 24 saat içerisinde ev imal edebilen bir 3 boyutlu yazıcı geliştirildi. Bilim adamları bu makine ile bilgisayar detekli üretim yöntemleri kullanarak katmanlar halinde dökülen çimentodan ev üretmeyi başadılar. Şu anda bu yöntem ile binanın iç tesisatının da yapılabilmesi üzerine çalışmalar devam etmektedir.

Silahlar
2012 yılında ABD merkezli Defense Distributed, 3 boyutlu yazıcılar ile üretilebilen ve çalışan bir silahın tasarım dosyalarını yayınladı. Buna ek olarak yine aynı şekilde 3 boyutlu yazıcılar ile üretilebilen ve 650 atış ömrü olan bir tüfeğe dair tasarım dosyalarını da paylaştılar. Hükümet, firmadan bu tasarımları yayınlamayı durdurmasını talep etti. Bu gelişmeler 3 boyutlu yazıcılar ile üretilen silahların nasıl kontrol altında tutulacağı tartışmalarını da beraberinde getirdi.
 
2014 yılına gelindiğinde Japonya’da bir kişi 3 boyutlu yazıcı ile silah üretmekten tutuklandı. Bu kişi aynı zamanda dünyada konu ile ilgili olarak tutuklanan ilk kişidir. Kendisi 2 yıl hapis cezası almıştır.

Medikal
3 boyutlu yazıcılar ile hastalara uygun, kişiselleştirilmiş implantlar ve cihazlar üretilebilmektedir. Bu üretimlerde metal ve diğer pek çok malzeme kullanılmaktadır. Gelecekte bu cihazların en yaygın olarak dişçilik alanında kullanılması beklenmektedir. Aynı zamanda bu teknoloji ile MRI ve CT taramalarından elde edilen görüntüler işlenerek organların 3 boyutlu plastik kopyaları birebir üretilebilmektedir.

Medikal Aparatlar
2014 yılında İngiltere’de doğuştan parmakları kısa olan bir kız çocuğu için 3 boyutlu yazıcılar ile prostetik bir el üretildi. Benzer bir çalışma ABD’de doğuştan kolunun dirsekten aşağısı olmayan bir erkek çocuk için de yapıldı. Bu uygulamada servo ve devreler kullanılarak kolun olabildiğince fonksiyonel olması sağlandı. Bu tarz prostetik uygulamalar sadece insanlar için değil, veterinerler tarafından hayvanlar için de kullanılmaktadır. Örneğin 2013 yılında doğuştan arka bacakları olmayan bir köpek için bacaklarının olması gereken yerlere denk gelen 2 teker ve çubuklardan oluşan bir aparat yapılarak yürüyebilmesi sağlanmıştır. 2014 yılında köpekler için geliştirilen bacak implantlarının ticarileştirilmesi ile bir yıl içerisinde Avrupa ve ABD’de 100.000’den fazla engelli köpek tekrar yürümeye başlamıştır.
Bioprinting
2012 yılından itibaren üniversitelerde ve biyoteknoloji firmalarında bioprinting konusu üzerinde çalışılmaya başlandı. Bu çalışmaların temel amacı hangi organların ve vücut parçalarının mühendislik yöntemleri ile üretilebileceğinin anlaşılmasıydı. Bu yöntemde canlı hücreler katmanlar halinde bir jel veya şeker matriksinin üzerine katmanlar halinde dökülerek damar sistemleri de dahil olmak üzere 3 boyutlu olarak organlar ve dokular üretilmektedir. 3 boyutlu yazıcılar ile ilk doku üretimi 2009 yılında gerçekleştirilmiştir. Doku üretimi ile hedeflenen en önemli konu rekonstrüktif cerrahide hasarlı yumuşak dokuların düzeltilebilmesidir.
 
2013 yılında Çinli bilim adamları 3 boyutlu yazıcılar ile canlı dokudan kulak, ciğer ve böbrek üretmeye başladılar. Hangzhou Dianzi Üniversitesi bu işler için kullanılmak üzere bir 3 boyutlu biyoprinter geliştirmeyi başardı. Üniversite yetkilileri 12cm’lik bir kulak üretimini 1 saatin altında gerçekleştirebildiklerini duyurdular. Ayrıca yaptıkları açıklamada tamamen fonksiyonel organların 10 yıl içerisinde bu teknoloji ile üretilebileceğini ifade ettiler. Aynı yıl Belçika’nın Hasselt Üniversitesi’nde bilim adamları 83 yaşındaki bir kadın için bir çene kemiği ürettiler.

İlaçlar
3 boyutlu yazıcılar ile üretilen ilaçlar ilk kez 2015 yılında FDA tarafından onaylandı. Bu teknoloji ile gözenekli yapıda haplar üretilebilmekte ve bu de tek bir hapta yüksek doz ve midede hızlı çözünme sağlamaktadır.

Bilgisayarlar ve Robotlar
3 boyutlu baskı aynı zamanda laptop ve masaüstü bilgisayarların kasalarının üretiminde de kullanılmaktadır. Açık kaynaklı robotlar da aynı şekilde bu teknoloji ile imal edilebilmektedir.

Uzay
Sıfır yer çekimi ortamında çalışmak üzere tasarlanan ilk 3 boyutlu yazıcı Zero-G’dir. Bu yazıcı NASA’nın da dahil olduğu ortak bir girişim ile geliştirilmiştir. Yazıcı SpaceX programı dahilinde uzaya gönderilmiş, ardından bir lokma anahtarına ait tasarım dosyası sanal ortamda uzay üssüne iletilmiştir. Astronotlar bu tasarım dosyasını Zero-G ile uzay ortamında üretmeyi başarmışlardır. Böylece uzayda ihtiyaç duyulan herhangi bir malzemenin 3 boyutlu yazıcılar ile üretilebileceği ispat edilmiştir.

Sosyo-kültürel Uygulamalar
2005 yılında hobi kullanıcıları RepRap’in kaynaklarını paylaşıma sunması ile kendi 3 boyutlu yazıcılarını yapmaya başladılar. Teknolojinin yaygınlaşması ile beraber kullanıcılar için öne çıkan konu üretilecek ürünün tasarımına erişmek oldu. Çünkü bu teknoloji ile bir ürünü mağazaya gidip satın almak yerine evde imal etmek mümkündü. Günümüzde bu konu ile ilgili ücretli ve ücretsiz tasarım paylaşımı yapan pek çok internet sitesi bulunmaktadır.

Sanat
2005 yılına gelindiğinde akademik dergilerde 3 boyutlu yazıcıların sanat alanında nasıl kullanılabileceği üzerine yazılar yayınlanmaya başladı. 2007 yılına gelindiğinde Wall Street Journal ve Time Dergisi gibi önde gelen yayınlar yılın en iyi 100 3 boyutlu tasarımı tarzında listeler yayınlamaya başladılar. 2011 yılında Londra’da Victoria ve Albert Müzesi’nde Murray Moss tarafından 3 boyutlu yazıcılar ile üretilmiş sanatsal tasarımlar ile ilgili bir sergi açıldı.

3 boyutlu baskı, kişiselleştirilebilir hediye sanayisi için git gide daha popüler bir hal almaktadır. Kişiselleştirilmiş telefon kılıfları, oyuncaklar ve hatta çikolata bile bu teknoloji ile üretilebilmektedir.

Diğer taraftan 3 boyutlu tarama teknolojisi sayesinde gerçek nesnelerin kopyaları herhangi bir kalıplama yöntemi kullanılmadan üretilebilmektedir. Bu şekilde pek çok tarihi eser veya iyi bilinen obje taranarak rahatlıkla üretilebilir hale getirilmektedir.

İletişim
Karmaşık şeklinden ötürü klasik yöntemlerle üretilmesi neredeyse imkansız olan dalga yönlendirici Terahertz cihazları 3 boyutlu baskı teknolojileri sayesinde kolaylıkla üretilebilir hale gelmiştir. Üretimin ardından materyal genellikle altın ile kaplanmakta ve kullanıma hazır hale gelmektedir.

Eğitim ve Araştırma
3 boyutlu baskı teknolojisi ve 3 boyutlu yazıcılar son dönemlerde okullarda öğrencilere öğretilebilecek en gelişmiş teknolojilerdir. 3 boyutlu baskı teknolojisi öğrencilere arzu hayal ettikleri ve tasarladıkları nesnelerin prototiplerini oldukça kolay bir şekilde üretebilme imkanı sağlamaktadır. Sınıf ortamı öğrencilere 3 boyutlu baskı teknolojisi ile ilgili yeni uygulamalar ve yöntemler geliştirebilme imkanı sunmaktadır. Örneğin bazı okullarda öğrenciler bu cihaz ile robotlar bile üretmektedirler.

Bazı uzmanlara göre 3 boyutlu yazıcılar eğitim alanında devrim niteliğinde öneme sahiptir. Bunun sebebi 3 boyutlu yazıcılar ile hem öğrencilerin oldukça düşük maliyetler ile tasarımlarını ürün haline getirebilmeleri hem de öğretmenlere ders materyali üretme imkanı sağlanıyor olmasıdır. Bu teknoloji ile öğrenciler mühendislik ve tasarım ilkelerini daha somut bir şekilde gözlemleyebilmekte ve öğrenebilmektedirler. Yine aynı şekilde bazı hassas nesnelerin (örneğin dinozor fosili veya bir tarihi eser gibi) sınıfta üretilmesi ve öğrencilerin bunlar üzerinde istedikleri incelemeyi bir hasar verme sorunu yaşamadan yapabilmesi önemli bir gelişmedir.

Bu teknoloji ile biyoloji derslerinde öğrenciler canlıların organları üzerinde rahatlıkla çalışabilmekte, mimarlık öğrencileri mimari modellerini bu teknoloji ile üretebilmekte, mühendislik öğrencileri ise tasarladıkları her türlü nesneyi rahatlıkla somut olarak elde edebilmektedirler. Üniversite öncesi öğretimde ise 3 boyutlu baskı teknolojisi ile öğrencilerin yaratıcı kapasitelerinin arttırılması sağlanabilir. 

Çevresel Kullanım
Bahreyn’de geniş ölçekli 3 boyutlu yazıcılar taş benzeri malzemeler ile mercan görünümlü yapılar üretilerek resiflerdeki hasar görmüş mercanlar yenilenmektedir. 3 boyutlu yazıcılar ile üretilen bu yapay mercanlar diğer tüm yöntemlerle üretilenlere göre daha gerçekçi ve doğa dostudurlar.

Kültürel Miras
Son yıllarda 3 boyutlu baskı teknolojisi kültürel mirasın korunması, restore edilmesi gibi amaçlarla da kullanılmaktadır. Pek çok Avrupa ve Kuzey Amerika ülkesi ellerindeki tarihi eserlerin kırık ve kayıp parçalarını tamamlayabilmek amacı ile 3 boyutlu yazıcılar almıştır.
Diğer taraftan müzeler 3 boyutlu yazıcıları kullanarak ürettikleri hediyelik eşyaları hem internet üzerinden hem de müzelerde satmaya başlamıştır.

Yasal Konular
3 boyutlu baskı teknolojisi birkaç on yıldır çeşitli imalat kollarında kullanılmaktadır. Fakat mevcut kanunlar dikkate alındığında bunların patent, tasarım hakları vb için yeterince koruyucu olmadıkları görülmektedir.

Bu durumların önüne geçilebilmesi için son kullanıcıların tasarımcılardan ürünün 3 boyutlu imalatını yapabilmek için lisans haklarını satın almaları şart koşulabilir.

Diğer taraftan genel olarak patent hakları 20 yıllık bir süreyi kapsamaktadır. Başka bir ifade ile patent süresi dolan bir tasarım için artık kullanıcıların bir lisans bedeli ödemeleri gerekmeyecektir.

Etkiler
Katmanlı imalat teknolojileri üretim işletmelerine rekabetçilik ve esneklik sağlamaktadır. Bu teknolojiyi destekleyen araştırmacılar gelecekte müşterilerin kişilere ve mağazalara gitmek yerine pek çok ürünü kendi evlerinde 3 boyutlu yazıcıları ile üreteceklerini ve bu ürünler için tasarım ücreti ödemelerinin yeterli olacağını ileri sürmektedirler.

Sosyal Değişim
Uzmanlar 3 boyutlu yazıcıların gelişmesi ve evlerde yaygınlaşması ile sosyal ve kültürel değişimlerin yaşanabileceğini düşünmektedirler. Örneğin 3 boyutlu yazıcıların yaygınlaşması neticesinde ev ve işyeri arasındaki bilinen ilişkinin yıpranması beklenmektedir. Benzer bir şekilde firmalar tasarımlarını süratle dünyanın istedikleri noktalarına gönderebilecek ve istedikleri yerde kolaylıkla ürettirebileceklerdir. Bu durum da küresel kargo sistemlerini olumsuz etkileyebilir. Bu değişimlerin şekillenmesinde tasarım hakları ile ilgili olarak devletlerin ve uluslar arası kuruluşların yapacağı yasal düzenlemeler de etkili olacaktır.

3 boyutlu yazıcıların yaygınlaşması ile bu teknolojilerin kullanımına dair internet üzerinde sosyal ağlar kurulacaktır. Bu ağlarda insanlar evde kendi 3 boyutlu yazıcılarını nasıl üreteceklerinden baskı kalitesini nasıl arttırabileceklerine kadar pek çok farklı konularda görüş ve bilgi paylaşımlarında bulunabileceklerdir. Bu tip sosyal paylaşım platformlarına ilgi ve katılımın artması ile daha da yaygınlaşmaları beklenmektedir.

Bu teknolojilerin yaygınlaşması ile belirli iş dallarında çalışan (özellikle mavi yakalı) kişilerin mevcut işlerinin ortadan kalkabileceği ve katmanlı imalat teknolojileri ile ilgili iş dallarına geçiş yapmaları gerekebileceği de düşünülmektedir. Dolayısı ile bu kişilerin yeni teknolojiye hakim olabilmeleri veya farklı iş dallarına geçişleri için eğitilmeleri gerekecek ve eğitim sistemlerinde de değişiklikler yapılması gerekebilecektir.

Gelecekte bu teknolojinin yaygınlaşması ile birlikte büyük şirketlerden ziyade küçük, verimli ve esnek şirketlerin daha başarılı olacakları da beklenen gelişmelerden birisidir.

Kaynak: https://en.wikipedia.org/

2 Nisan 2016 Cumartesi

THE PRACTICE OF DISCIPLINE: EVALUATING THE ROLES AND RELATIONSHIP BETWEEN MANAGERS AND HR PROFESSIONALS

THE PRACTICE OF DISCIPLINE: EVALUATING THE ROLES AND RELATIONSHIP BETWEEN MANAGERS AND HR PROFESSIONALS
CAROL JONES
RICHARD SAUNDRY

Giriş

Disiplin ve disipline bağlı kurallar iş ilişkileri içerisinde uzunca bir zamandır anahtar bir boyut olarak ele alınmaktadır. İngiltere kamu politikasında iş yeri disiplini yöneticilerin çalışanlar üzerinde prosedürleri uygulayarak geliştirmesi gereken lineer teknik bir vazife olarak görülmektedir. Bu düzeltici bakış açısı iş yerinin disiplin ile formalize edilmesini sağlayan neredeyse evrensel yazılı bir disiplinler prosedürü haline gelmiştir. Akademik araştırmalar da disiplinin ceza ve iş gücü üzerinde kontrolü sağlama konularına odaklanmıştır.

Literatür hangi uygulamaların iş gücünü disiplin yönünden şekillendirdiği ve şekillenmiş yönetim ve işgücü ilişkilerini ele almışken, iç yönetim ilişkileri ve operasyon yöneticileri ile insan kaynakları yöneticilerinin hangi disiplin süreçlerine dahil olduklarını araştırmaktadır. Gelişen insan yönetimi uygulamaları sonrasında operasyon yöneticileri bu sürecin dışında kalmışlardır. İnsan kaynakları yöneticileri ise bu sürecin sonunda anahtar rolü üstlenmişlerdir.

Bütün bunların ardından dikkatler insan kaynakları yöneticilerinin bu görevi üstlenmede ne kadar istekli olduklarına çekildi.


Pratikte Disiplin

Tarihsel olarak iş yerlerini yöneten disiplin kuralları işçiler, sendikalar ve işverenler arasındaki müzakarelerin bir sonucudur. Bugüne kadar literatür yöneticilerin üstlendiği rollere odaklanmıştır. Bu araştırmada operasyon yöneticileri ile çalışanların veya insan kaynakları yöneticilerinin bir arada disiplin ile ilgili konularda nasıl çalıştığı üzerinedir.

Tartışmalarda genellikle operasyon yöneticilerinin disiplin konusunda standart prosedürlerle başa çıkmaktan hoşlanmadığı, bunun yerine olaylara daha pragmatik baktıkları ve içgüdüleri ile hareket ettikleri ifade edilmektedir. Elde edilen bilgilere göre yöneticilerin disiplin ile ilgili olarak yöneticilerin karar vermeleri oldukça karmaşık faktörlerden oluşan bir süreçtir.

İlk faktör, yöneticilerin astları ile kişisel ilişkileridir. Yöneticiler genelde eskiden beri birlikte çalıştıkları kişilere karşı daha hoşgörülüdürler. Diğer taraftan yönetici, otoritesi ile ilgili potansiyel bir tehdit algılarsa, astlarına açık bir mesaj yollar. Operasyon yöneticileri bu tip durumlarda sosyal güçlerini de kullanabilirler. Bunun sebebi durumun böyle daha kolaylarına geliyor olması da olabilir.


İkinci faktör, pek çok hat yöneticisi acil iş kontekstine uygun düşmediğinden ve esneklik sağlamadığından ötürü disiplin ile ilgili formal prosedürü uygulamaktan kaçınmaktadır. Diğer taraftan formal yöntemlerin uygulanması kurulmuş iş ilişkilerinin zedelenmesine de sebep olabilir. Bu zedelenme sonucunda bağlılık ve eşgüdüm ortadan kalkabilir. Bir yazarın ifadesine göre kurallar konusunda kitaba bağlı kalan bir yönetici astları tarafından sürprizlere maruz kalabilir.

Üçüncü faktör; yöneticilerin örgütteki yeri ve marifetleri de disiplin yöntemlerini şekillendirmede etkili olabilir. Bir araştırmada operasyon yöneticilerinin insan yönetimi konusunda daha az sorumluluk alma eğiliminde oldukları tespit edilmiştir. Formal prosedürleri küçümseme aslında disiplin sorunları ile ilgili mevzulardan uzak durma, eğitim veya tecrübe eksikliğini maskelemek için de bir yöntem olabilir.

Ek olarak yöneticiler bu disiplin süreçlerini kendilerini tüketen bir husus olarak dikkate alabilirler. Geleneksel olarak insan kaynaklarının disiplin ile ilişkisi yöneticiler ile çalışanlar arasında disiplin anlaşmazlıklarını çözmek üzerinedir. Daha önemlisi insan kaynakları profesyonelleri işletmelerde tarafsız olarak görülmekte ve üçüncü parti sorumlular olarak ele alınmaktadır.

Son yıllarda disiplin her ne kadar ortak düzenlenen bir aktivite iken, insan kaynakları profesyonelleri operasyon yöneticileri için her gün disiplin ile ilgili konularda karar verici mercilerdeydi. Sonuç olarak zamanla daha ziyade tavsiye makamı haline gelmişlerdir. Artan bir ivme ile İK profesyonelleri politika ve prosedür hazırlamakta, disiplin kurallarının uygulanmasında, yönetimsel kararlara hukuki danışmanlık yapmakta ve disiplin kararları için örgütte daha geniş bir bakış açısı sağlamakta geniş bir yelpazede görev üstlenmeye başladılar.

İnsan kaynakları profesyonelleri temelde en iyi uygulama olarak anılan geçmiş tecrübelere göre disiplin konularını değerlendirirler. Bazı araştırmalara göre ik yöneticilerinin hat yöneticilerinin davranışlarını oldukça katı kurallar ile sınırlayabildikleri de görülmüştür. Bunun da ötesinde operasyon yöneticilerinin bile neyi yapabileceği veya neyi yapmalarının yasak olacağı yönünde de kanaat bildirebilmektedirler. Bu hali ile ik yöneticileri bir bakıma iç danışmanlık hizmeti sağlayan profesyoneller haline gelebilmektedir.

Diğer taraftan öyle yöneticiler vardır ki, bunlar disiplin uygulamalarını icra edemeyecek kadar çekingen veya pasiftirler. Bu gibi durumlarda ik profesyonelleri bir polis edası ile olaya dahil olur ve çözüm üretirler. Böylece hem yöneticiyi hem de örgütü korurlar.

Yönetimsel beceriler ve rekabet iş yerinde etkin bir disiplin ve ihtilaf çözümü konularında merkezdedir. Tabi bu insan kaynakları profesyonellerinin kendilerine yeni biçtikleri danışmanlık rolüne mani değildir.

Bu araştırmanın ana sorusu ik uygulamacıları ile operasyon yöneticileri hangi disiplin sürecinde ne rol oynayacakları ile ilgilidir. İkincisi ik uygulayıcıları ile operasyon yöneticileri iş yerindeki disiplin ile ilgili nasıl bir ilişki içinde olacaklardır. Üçüncüsü, bu ilişki formal ve informal disiplin süreçlerine nasıl sirayet edecektir. Ve son olarak ihtilaf çözümü ile ilgili esnekliği arttırırken bu politika belirleyiciler ne yapmalıdır.

Metodoloji ve Araştırma Tasarımı

Bu araştırma 7 vaka incelemesi sitesi ile yönetilmiştir. Vakalar geniş bir alanda ve önemli detayları içerecek şekilde ama mahremiyet kapsamına giren konuları güvence altına almaktadır. Bütün şirketler kuzey İngiltere’dedir.
Her bir vakada, katılımcılar disiplin konularından sorumlu kıdemli bir ik yöneticisi, disiplin konularını çözme konusunda tecrübeli bir operasyon yöneticisi ile ve sendika temsilcisine maruz kalmaktadırlar. Ek olarak katılımcılar ticaret birliğinin bölge memuru ile ve temsilcilerine de maruz kalmaktadırlar. Toplamda 26 katılımcıdan 8’i ik yöneticisi, 9 operasyon yöneticisi, 9 ticaret birliği temsicilsinden oluşmaktadır. Ayrıca katılımcılardan örgütlerindeki disiplin prosedürleri de talep edilmiştir.
Görüşmeler ortalama 45-75 dk arası sürmüş, ticaret birliği üyeleri dışındaki katılımcıların görüşmeleri ise göreceli olarak kısa sürmüştür. Her bir görüşme kayıt altına alınmış ve işlenmiştir.

İlk önce disiplin sürecinin doğası ile ilgili olarak kısa bir bilgi vakalar ışığında verilmiştir. Ardından ik uygulamacılarının disiplin süreçlerinde oynadıkları rol ve bu tip süreçleri yönetirken dikkate aldıkları anahtar konular incelenmiştir. Üçüncü olarak hat yöneticilerinin disiplin olaylarını ele almadaki tutumları incelenmiştir. Son olarak hat yöneticilerinin ve ik uygulayıcılarının disiplin konularında nasıl bir etkileşim içerisinde oldukları incelenmiştir.

Bulgular

Beklendiği gibi araştırmaya dahil olan örgütlerin tamamı disiplin uygulamalarında kullandıkları prosedürleri belirtmişlerdir. Genelde prosedürler 4 aşamadan oluşmaktadır. Bunlar sırası ile sözlü uyarı, yazılı uyarı, son yazılı uyarı ve işten çıkartmadır.


Daha önemlisi bütün prosedürlerde genel olarak disiplin vakalarında soruşturmayı yürütmek, önemli kararlar almak operasyon yöneticilerine vazife edilmektedir. Örneğin bir disiplin olayında önce hat yöneticisi durumla ilgili bir değerlendirme yapar ve operasyon yöneticisine iletir. Operasyon yöneticisi de nihai kararı verir. En formal ve karmaşık prosedürler kamu örgütlerinde ortaya çıkmaktadır. Genel itibari ile ortaya çıkan şudur ki ister kamu sektörü olsun ister özel sektör; ne ik uygulayıcısı için nede operasyon yöneticisi için öncelik cezalandırmak değil, davranışı düzeltmektir.

İK Profesyonelleri – Disiplin Polisleri Midir?

Örnekleme göre ik uygulayıcıları formal disiplin süreçleri ile ilgili olarak doğrudan karar verici pozisyonunda değillerdir. Daha ziyade rolleri destek sağlamak, tavsiye vermek ve hat yöneticilerine danışmanlık sağlamaktır.

İK profesyoneli katılımcılara göre operasyon yöneticileri sürecin sert sahipleridir. Görevleri insanları yönetmektir.

Ek olarak tavsiye ve rehberlik sağlama konusunda katılımcıların bir bölümü ik profesyonellerini bir dereceye kadar objektif olarak görmekte, diğer bir grup ise adil ve tarafsız olarak değerlendirmektedir.

Kritik olarak ik uygulayıcıları yöneticilerin değil örgütün menfaatlerini koruduklarını belirtmektedirler.

Pek çok ik profesyoneli kendilerini verdikleri tavsiyelere istinaden artan bir şekilde yöneticilerden farklı olarak görmektedirler. Geçmişte personel yöneticilerinin temel fonksiyonu işyeri ilişkilerini aktif çatışmalarda yönlendirirken, ik uygulayıcıları artan bir şekilde operasyon yöneticilerini düzeltmek ile ilgilenmektedirler.

İK uygulayıcıları aynı zamanda konunun yasal tarafıyla da ilgilenmektedirler. Daha da ötesinde iş davası başvurularında tavsiyeleri incelenmekte ve prosedür ihlallerini belirtmeleri beklenmektedir. Dolayısı ile bu tip durumlarda olaya bir polis gibi müdahale etmeleri söz konusudur.

Katılımcı ik uygulayıcılarının çoğunluğu kendilerini tavsiye veren rolünde görürken bunların dışında hala çatışma çözümünde informal olarak müdahale etme görevini kendisine biçenler olduğu da görülmektedir. Bazı olaylarda bu durum tecrübesi yetersiz olan operasyon yöneticilerini desteklemek için de ortaya çıkabilmektedir. Bu gibi durumlarda ik uygulayıcıları ile operasyon yönetcilerinin yolları kesişir. Diğer taraftan ticaret birliği temsilcilerinden olan katılımcılar ise daha çok informal yöntemle işleri çözme eğiliminde görünmektedirler.

Buna istinaden bulgular ışığında ik fonksiyonu örgütte disiplin ile ilgili olarak yönetimsel aktivitelerin merkezinde görünmektedir. Bunun dışında bazı yasal ve prosedürsel problemlerin öne çıktığı durumlarda ik uygulayıcıları arabulucu rolünü de üstlenmektedirler.



Operasyon Yönetimi ve Disiplin-İnformallik, Savunmasızlık, Bağımlılık

Operasyon yöneticileri çalışanlar ile yaşanabilecek sorunları önceden tespit edebilir ve olayın disiplin boyutunda büyümesini engelleyebilirler. Fakat her operasyon yöneticisinin bu konuda bu kadar başarılı oldukları veya bu konuya önem verdikleri söylenemez. Formal süreçler karmaşık ve zaman alıcı olarak görülmektedir.

Daha da ötesinde bazı yöneticilerin tecrübe, eğitim ve özgüven eksiklikleri çatışmayı zamanında ve etkin bir şekilde çözmelerine mani olmaktadır. Genel itibari ile belirli bir sayıda çalışan ile uğraşmak yöneticiler için hüsran ile sonuçlanabilir. Sonuç olarak formal prosedür bazen acımasızca sonlandırılması gereken süreç için kestirme bir yol olarak kullanılabilmektedir.

Sonuçta ik uygulayıcılarında pek çok yöneticinin disiplin sorunlarını çözmek için pek az yeteneği ve niyeti olduğu algısı vardır. İk çalışanları bu tip bir ortama denk geldiklerinde kendilerini sorunlu işleri çözmekte yalnız hissedebilmektedirler. Çözüm operasyon yöneticilerine kaldığında ise daha pragmatik bir yol izleyebilmektedirler. Sonuçta bu tip uygulamalarda ik ve operasyon yöneticileri kararlarında o anki durumu, mevzu bahis çalışanın pozisyonunu dikkate almaktadırlar. Böylesi durumlarda empati de kendisini gösterebilmektedir.

Deneyimli yöneticiler genelde bir takım ağır kararların verilmesinde sorumluluğu alma eğiliminde görünmektedir. Fakat olay yasal zemine taşındığında veya tecrübe eksikliği gibi olumsuz durumlarda operasyon yöneticileri ik uygulayıcılarının tavsiyelerine daha fazla bağımlı hale gelmektedirler.

Yönetim Disiplini ve Formaliteye Sürüklenme

Bahsi geçen bulgular ışığında operasyon yöneticilerinin disiplin ile ilgili konularda pragmatik ve bilgiye dayalı yaklaşımlarının yanında ik uygulayıclarının ahlak ve tutarlılık yönünden ele almaları dikkat çekmektedir.

İK profesyonellerinin tavsiye verici rolü, operasyon yöneticilerine informal yöntemler geliştrimelerinde önemli bir destek sağlamaktadır. Gerçekte örgütlerdeki pek çok vakada benimsenen yozlaşma ile disiplin hattı arasında bir çelişki vardır. Ki bu gibi durumlarda operasyon yöneticileri ik profesyonellerine ciddi ölçüde güvenmektedirler ve durumu ele almalarını beklemektedirler.

Daha da ötesinde yasal ve örgütsel bilgi seviyesi yüksek olan ik uygulayıcılarına bağımlılık da artmaktadır. Bu gibi durumlarda operasyon yöneticileri informal yolları bırakıp formal yöntemi uygulamak üzerine ik uygulayıcılarına başvurabilirler. Dolayısı ile ik uygulayıcılarının ve operasyon yöneticilerinin tecrübeleri ve becerileri ilişkileri şekillendirmektedir. Tecrübeli yöneticiler oynadıkları rol ile ilgili rahattırlar. İk uygulayıcıları ise mevcut durumların sonuçlarını ortaya koymaya çalışan hakemler gibidirler.

Benzer bir şekilde yöneticilerle iyi ilişkileri olan ik profesyonelleri rollerini daha az tecrübeli yöneticilerin rollerini geliştirmek ve süreçteki kontrollerini devretmek olarak belirlemektedirler. 

Diğer taraftan tecrübesi yetersiz ik uygulayıcıları ise riskten kaçınmakta ve bunun da temelinde örgüt ve işleri hakkında yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmamaları olarak anlaşılmaktadır.

Bulgulara göre infromal yöntem ile sorun çözme sürecine dahil olan ik uygulayıcıları daha gelenekçi olanlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun bir diğer neticesi de bu tip ik uygulayıcılarının anahtar yöneticilerle iyi ilişkilere sahip olmalarıdır. Diğer taraftan ik uygulayıcılarının sadece tavsiye makamı olarak kendilerini konumlandırmaları disiplin uygulamalarında doğrudan taraf olmaktan çıkmalarına sebep olmaktadır. Bu durum ik uygulayıcılarının iş yerinin uzağından olaya dahil olmaları durumunda daha sık ortaya çıkar.

Diğer taraftan birlik tipi örgütlerde yöneticiler ile birlikler arasındaki klasik ilişkiler, informal süreçleri desteklemektedir. Yeni yönetici olmuş ve ik profesyonellerinin desteğinden yoksun kişiler bu tip örgütlerde güçlü bir destek bulamamaları durumunda disiplin sorunlarını çözmekte zorlanabilmektedir.


Bir diğer tartışma ise bazı informal uygulamaların zaman içerisinde adaleti sağlayabilmek adına ik uygulayıcıları ile operasyon yöneticileri tarafından formalleştirmeleri söz konusu olabilmektedir. Bu tip uygulamalar zaman içerisinde örgütte geniş bir trend haline gelebilmekte ve yönetimsel disiplini bozabilmektedir.

Tartışma ve Sonuç

İş yeri disiplini iş hayatındaki ilişkilerde önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Fakat bireysel işlerdeki çatışmalar işletme politikalarındaki yerini arttırmaktadır. Dolayısı ile bireysel anlaşmazlıkları daha esnek bir şekilde ele alabilen çalışanların değeri artmaktadır. Pek çok operasyon yöneticisinin pragmatik bakış açısı da bu durumu desteklemektedir.

Diğer taraftan ik uygulayıcılarının rolünün disipline edenden tavsiye verene hatta işletme ortağına dönüşmeleri; operasyon yöneticilerinin olayları daha özgür ve informal bir şekilde ele alabilmelerini kolaylaştırmaktadır. Fakat araştırma sonuçları konunun bu kadar basit olmadığını da göstermektedir.

Operasyon yöneticilerinin disiplin sorunlarını başlamadan engellemek ile ilgili olarak bir faaliyetleri olduğuna dair bulgu yoktur. Hatta yöneticiler genellikle büyüyen disiplin sorunlarına müdahale etmek konusunda isteksizdirler. Bunun yerine ik danışmanlarının bilgisine güvenirler. Yöneticilerin bu şekilde karar vermekten imtina etmeleri neticesinde ik profesyonellerinin tavsiyeleri daha da önem kazanmaktadır. Tecrübesiz yöneticiler, karmaşıklaşan iş yaşamı ve yasal düzenlemelerin getirdiği gereklilikler neticesinde ik profesyonellerinin önemi de artmaktadır.


Peki örneklemdeki ik uygulayıcıları ne roldedir? Günübirlik disiplin kararları her ne kadar operasyon yöneticilerinde görülse de uzun vadede işletme ile ilgili sonuç doğurabilecek konular ik profesyonellerinin elindedir. Dolayısı ile örneklemdeki ik profesyonellerinin görevlerinden birisi de yönetimsel düzenlemeleri hayata geçirmek ve uygulamaktır.

Bir diğer bulgu da disiplin ile ilgili formal yaklaşım dışarıdan alınan ik hizmetleri sebebi ile yerleşik hale gelmektedir. Bunun sebebi bahsi geçen hizmet işletmelerinin adına çalıştıkları firma hakkında yeterli bilgiye ve bu firma ile ilgili duygusal bağa sahip olmamalarıdır. Diğer taraftan bu tip bir yaklaşımın objektif olacağını savunanlar da vardır.

Araştırmada açıkça görüşmektedir ki informal yöntemlerle esnek bir biçimde disiplin sorunlarının çözülmesi ile ilgili bir yaklaşım da vardır. Bu durum birbiri ile ilişkili üç faktöre dayanır. Birincisi yüksek tecrübeli operasyon yöneticileri karar verme sürecinde daha özgüvenli davranabilir ve prosedürü göz ardı edebilir. İkincisi bu özgüven ik uygulayıcıları ile kurulan yüksek güvene dayalı ilişkilere de dayanmaktadır. Üçüncüsü, operasyon yöneticileri ile ik uygulayıcıları tecrübe ve becerilerini disiplin konusunda birleştirebilmektedirler. Uzun vadede operasyon yöneticilerinin eğitimleri için daha fazla efor sarf edilmesi ile disiplin konularını ele alma becerileri de geliştirilebilir.